Taşkın, kamu hizmetlerinin gelirden elde edilen vergilerle sağlandığının altını çizerek, ücretlinin maaşı enflasyon nedeniyle erirken, bir kısmının da daha cebine girmeden vergi olarak Hazine’nin kasasına girdiğini ve kamu yükünün ücretlinin sırtında olduğuna vurgu yaparak, Devletin savurganlığının Hazine’nin zararına yol açtığını, bu zararın da dar ve sabit gelirli kamu çalışanları ve diğer ücretlilerin sırtına vergi olarak yüklendiğini ifade etti.
Vergi diliminin hem enflasyon hem yeniden değerleme oranına göre güncellenmemesinin vergide adaletsizliğe neden olduğunun altını çizen Taşkın, “Kamu çalışanlarının cebine girmeden bordro üzerinden kesilen yüksek vergi yüzünden dar ve sabit gelirli memur ve memur emeklileri daha az maaş alıyor. Gelir elde eden herkesin Devlete vergi ödemesinden yanayız ancak bu, adil olmalıdır. Çünkü vatandaş olarak aldığımız hizmetler bu vergilerle karşılanıyor. Fakat enflasyon nedeniyle maaşlar eriyor; maaşın belli bir oranı vergiye gidiyor. Vergi oranı yüksek vergi dilimi düşük. Her yıl enflasyon oranında maaş artarken buna paralel olarak vergi diliminin de yükseltilmesi gerekir ama bu yapılmıyor, sabit tutuluyor. Çünkü böylece Devlet daha fazla vergi toplamış oluyor. Vergi diliminin hem enflasyon hem yeniden değerleme oranına uygun olarak güncellenmesi gerekir. Bu güncelleme yapılmazsa ücretliyi vergi altında ezen bir yapı haline gelir. Bu da vergide adaletin bozulmasına neden olur. Dolayısıyla kamu çalışanlarının, emeklilerin, diğer ücretli çalışan dar ve sabit gelirli vatandaşların enflasyona yenik düşmemesi ve insan onuruna yaraşır şekilde yaşamını devam ettirebilmesi için vergi diliminin yükseltilmesi, vergi oranının yüzde 15’te sabitlenmesi gerekiyor” diye konuştu. /Haber Merkezi
